ABD’nin başkenti Washington’da düzenlenen NATO Zirvesi’nde Kuzey Atlantik Konseyi Toplantısı’na katılan liderler, zirvenin sonuç bildirisini kabul etti. İttifakın 75. yılının kutlandığı zirve için Washington’da bir araya gelen müttefik ülke liderleri tarafından kabul edilen sonuç belgesinde, “Amerika Birleşik Devletlerine cömert misafirperverliği için şükranlarımızı sunuyoruz. Haziran 2025’te Hollanda’nın Lahey şehrinde ve müteakiben Türkiye’deki toplantıda bir araya gelmeyi bekliyoruz” denildi.
“En önemli tehdit Rusya”
NATO üyelerinin ittifak topraklarının her karışını birlikte savunma taahhüdünü yenilediği bildiride, müttefiklerin güvenliğine en önemli tehdidin Rusya olduğuna işaret edildi. Bildiride, “Rusya'nın Ukrayna'yı topyekûn işgali Avrupa-Atlantik bölgesinde barış ve istikrarı sarsmış ve küresel güvenliğe ciddi zarar vermiştir. Rusya, müttefiklerin güvenliğine yönelik en önemli ve doğrudan tehdit olmayı sürdürmektedir” denildi.
Zirve öncesindeki hastane saldırısı kınandı
Rusya’nın Ukrayna'daki savaşın tek sorumlusu olarak tanımlandığı bildiride, “Rus güçlerinin ve yetkililerinin insan haklarını istismar ve ihlalleri, savaş suçları ve diğer uluslararası hukuk ihlalleri cezasız kalamaz. Rusya binlerce sivilin ölümünden sorumludur ve sivil altyapıya geniş çaplı zarar vermiştir. Rusya'nın 8 Temmuz günü hastaneler de dahil olmak üzere Ukrayna halkına yönelik gerçekleştirdiği korkunç saldırıları mümkün olan en güçlü şekilde kınıyoruz. Rusya BM Genel Kurulu kararları doğrultusunda bu savaşı derhal durdurmalı ve Ukrayna’daki tüm kuvvetlerini tamamen ve koşulsuz olarak geri çekmelidir. Kırım dahil, Rusya’nın Ukrayna topraklarının yasadışı ilhaklarını hiçbir zaman tanımayacağız” denildi.
Ukrayna’ya 40 milyar avro asgari finansman
NATO müttefiklerinin Rusya’ya karşı savaşında Ukrayna’ya benzeri görülmemiş siyasi, ekonomik, askeri, mali ve insani destek sağladığına dikkat çekilen bildiride, Ukrayna’yı destekleme kararlılığı bir kez daha teyit edildi.
Bildiride, “Bu amaçla, Ukrayna'nın ihtiyaçlarını, ulusal bütçe süreçlerimizi ve müttefiklerin Ukrayna ile imzaladıkları ikili güvenlik anlaşmalarını dikkate alarak, önümüzdeki yıl içerisinde 40 milyar Euro tutarında asgari finansman ile Ukrayna'nın muvaffak olabilmesi için sürdürülebilir düzeyde güvenlik yardımı sağlama niyetindeyiz” denildi.
Bildiride Ukrayna’ya yardım taahhütlerinin, adil yük paylaşımı sağlanması için ülkelerin gayri safi yurtiçi hasılaları ölçü alınarak yerine getirilmesinin amaçlandığı not edildi.
Çin’e uyarı
Zirvenin sonuç bildirisinde Çin’e uyarı mesajı gönderilmesi de dikkat çekti. Çin’in Rusya ile “sınır tanımayan” ortaklığı ile Rusya’nın Ukrayna’daki savaşının belirleyici bir destekçisi haline geldiği vurgulanan bildiride, “Bu durum Rusya'nın komşuları ve Avrupa-Atlantik güvenliği için oluşturduğu tehdidi arttırmaktadır. BM Şartı'nın amaç ve ilkelerini korumakla yükümlü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olan Çin’i, Rusya'nın savaş çabalarına verdiği tüm maddi ve siyasi desteği durdurmaya çağırıyoruz. Buna silah bileşenleri, teçhizat ve Rusya'nın savunma sektörüne girdi teşkil eden hammaddeler gibi çift kullanımlı malzemelerin transferi de dâhildir. Çin Halk Cumhuriyeti, Avrupa'da yakın tarihin en büyük savaşına çıkarlarını ve itibarını olumsuz etkilemeden destek sunamaz” denildi.
Batı Balkanlar ve Karadeniz stratejik önemde
Batı Balkanlar ve Karadeniz bölgelerinin NATO için stratejik öneme sahip olduğu vurgulanan bildiride, “Bu bölgelerin güvenliğine ve istikrarına olan güçlü taahhüdümüzü sürdürüyoruz. Reformları, bölgesel barış ve güvenliği desteklemek ve hem devlet hem devlet dışı aktörlerden kaynaklanan dezenformasyon, hibrid ve siber tehditler de dâhil olmak üzere habis etkilere karşı koymak amacıyla Batı Balkanlar ile siyasi diyaloğumuzu ve pratik işbirliğimizi geliştirmeye devam edeceğiz” denildi.
Bildiride, “NATO öncülüğündeki Kosova Gücü (KFOR) de dahil olmak üzere NATO'nun Batı Balkanlar'da devam eden angajmanına bağlılığımızı sürdürüyoruz. Karadeniz bölgesinde güvenlik, emniyet, istikrar ve seyrüsefer serbestisini korumayı amaçlayan bölgesel müttefik gayretlerine, uygun biçimde 1936 Montrö Sözleşmesi yolu da dahil olmak üzere, desteğimizin devam ettiğini bir kez daha teyit ediyoruz. Karadeniz'e kıyısı olan üç müttefikin Karadeniz Mayın Karşı Tedbirleri Görev Grubunu faaliyete geçirmesini memnuniyetle karşılıyoruz” denildi.